Ağrıların veya Sakatlıkların Sebebi
Bizler her zaman bedenimizi sakatlandığımız o anda incittik zannederiz. (Burada ağır kazalardan bahsetmiyorum tabii, mesela yolda yürürken bilek burkmaktan bahsediyorum.)
Sanki sakatlık o an, birden oluvermiş gibi.
Ya da bir yerimiz ağrıdığında, ağrının kaynağı tam olarak o bölgeymiş gibi düşünürüz.
Oysa durum böyle değildir. Bu yüzdendir ki kronik ağrılarımıza çözüm bulmakta zorlanıyoruz veya çok basit hareketlerde bile kendimizi sakatlayabiliyoruz.
Bedeninizde sakatlık, sakatlandığınız an oluşmamış olabilir. Bedeninizde ağrıyan yeriniz illaki problemin ana kaynağı değildir.
Bedenimize gelişigüzel davrandığımızda veya belirli alışkanlıklar doğrultusunda hareket ettiğimizde bunun sonucu tahribat ve incinme olur.
Bu incinme zincirleme bir şekilde bütün bedeni etkilemeye başlar, ancak yoğunluğu belirli bir bölgede kendini daha çok hissettiriyor olabilir.
Yine de bu, ağrı tedavisinde yalnızca ağrıyan bölgeye çalışacağız anlamına gelmez.
Bizler ağrı çektiğimizde genelde ağrının üzerine çalışırız ve aslında bedenin bir sarmal şeklinde kendi bütünlüğünde nasıl bir bağ içinde olduğunu hep atlarız.
Bedendeki bütünsel ağı hatırlamak, yani fasyayı sağlığımızın ilk ana adımıdır.
Belindeki ağrının sebebi dizin, dizindeki ağrının sebebi çenen, çenendeki ağrının sebebi ensen, ensendeki ağrının sebebi yere düzgün basmaman… olabilir.
Dolayısıyla bedeni parçalara ayırarak çalışmak yerine bir bütün olarak ele almalı ve bir yerimizdeki ağrının veya sakatlığın o yerde değil, bedenin bütünselliğinde olduğunu idrak etmek gerekir.
Bu bütünlüğü idrak ettiğimizde sonrasında bedenimizde ne ağrı kalır, ne sakatlık kalır… Bunların yerini beden zekası alır ve işte o zaman, yaşam çok daha kolay bir yer olur.