Dişil Enerjimi Nasıl Arttırabilirim?
Dişil enerjimi nasıl arttırabilirim? Sorusunun çok basit bir cevabı var: Arttıramazsın.
Dişil enerji gündelik hayatında deneyimlediğin; arttırabileceğin, geliştirebileceğin, ilerleyebileceğin, daha iyisini yapabileceğin bir enerji alanı değildir. Tüm bu kelimeler eril yapılanmayla ilgili ve evet, dünya için gerekli. Ama konumuz kendi yin’liğimizde, dişilliğimizde (bakın dişi-lik demiyorum) yaşamak ise, konu tamamen derinleşmekle ilgili.
İnsan, kendine hedefler ve amaçlar koyarken çok önemli bir şeyi ihmal ediyor: kendini. Mütamadiyen başarıya gitmeyi tek doğru olarak kabullendiğimiz yolda kendimizin üstüne basıp geçmeye mahkum kalabiliyoruz. Yapmak; dünyadaki tek yolmuş gibi görünebilir ancak insan derinlerinde olmayı, var olmayı isteyen bir varlık. “Yaşam amacını gerçekleştirmek” dedikleri tam olarak da bu.
Dişil enerjinin salt kadınsılıkla ilgili olmadığına daha önce pek çok kez değindik. Ayrıca dişil enerjinin başarıyla arttırılıp üzerine tik atabileceğimiz bir “yeti” olmadığını da algıladığımızı varsayıyorum. Şimdi geriye gerçekten dişil enerjide nasıl derinleşeceğimiz kalıyor.
Bizler, dişil enerjinin temsil ettiğini boşluklarımızdan, karanlık yanlarımızdan kaçındıkça sadece ışığımızı gösteriyoruz dünyaya, yani görülmesini istediğimiz ve bilincinde olduğumuz yanlarımızı. Oysa dişil enerji, bizden bilinç dışımızda varlığını sürdüren, o ışıklı yanımız kadar “ben” olan ve varlığımızı bütünleyen özelliklerimizi kapsıyor.
Bütün sahiplenmek istemediğimiz özelliklerimizi de kapsıyor; mesela sistemin sürekli dayattığı kıskançlık, bolca kırılganlık ve yalnızlık hislerimizi örtmek için “ben biliyorum”culuklarımızın ardına saklanıyoruz ve güçlü bir kadın/insan figürü çizerek toplumun onayladığı tipte bir dişil enerjiyi sahipleniyoruz.
Sonuna dek karanlığımıza teslim olalım fikrinde değilim; görmezlikten geldiğimiz yanlarımızın bizi yaşamdan alıkoyduğunu söylemeye çalışıyorum. Göğsünü katılaştırıyor, omuzlarını yoruyor, mideni ağrıtıyor, eklemlerini sızlatıyor, başını zonklatıyor olabilir. Öfke yaratıyor, insanlarla bağa girmeni engelliyor, keyif almanı bölüyor da olabilir. Hepsi bir şekilde görünmek istiyor, kabul edilmek istiyor. Dişil enerjide derinlik, kabulle başlıyor.
Bedenin bize sunduğu bu veriler; söz olarak dile gelmekte zorlanacağı için onlarla daha derinlerden, bedeninden konuşmalısın. Bazen zihnin bir dansın ortasında ne duyumsadığını yorumlayamayabilir, tanımlayamayabilirsin; ama senin yerine bedenin tüm o yanlarını kabul ediyor ve akıtıyor olacak. Görmek istemediğin, sana yük olan tüm o yanların, dansın içinde bedeninde dil bulacak ve sen onu dönüştürmüş olacaksın.
İşte biz bu yüzden dans ediyoruz, ne sürekli mutlu olmak için, ne sürekli partilemek için, ne seksi görünmek için.
Biz, bizde olanı bütünüyle yaşamak için; onu harekete ve ifadeye dönüştürmek için dans ediyoruz.
Bunu bir gruba ait olarak yaptığımız zaman; kabilesel olan canlanıyor ve insan olmanın en arkaik tatminini hatırlıyoruz.
Bir kabilenin parçası olmak ve dansla kendinden geçmek; dişil enerjin buralarda hatırlanmayı bekliyor.