Hareket Etmediğin İçin Halsizsin

 Hareket Etmediğin İçin Halsizsin
Ağu 11, 2021

Hareket Etmediğin İçin Halsizsin

Halsiz olduğun için hareket etmiyor değilsin, hareket etmediğin için halsizsin.

Hep tam tersini düşünüyorsun öyle değil mi?

Yaşam bizi daha fazla bireyselleşmeye, daha fazla dijitalleşmeye yönlendirdikçe; zihnimizin hareketi ve bedenimizin hareketi arasındaki zamansal uyumsuzluk büyümeye başlıyor.

Zihin; oturduğumuz yerden geçmişe, geleceğe, belki başka boyutlara yolculuk edebilecek çok hızlı ve dağınık bir yapı. Buna “maymun” zihin de deniyor, öyle ki insan hareket etmeden de kalori yakabiliyor. Yani aslında maymun olması gereken bedenimizin görevini zihin üstlenmiş durumda.

Zihnin bu yoğun temposu karşısında aslında sadece zihnin değil, tüm bedenin yoruluyor!

Çünkü bedenini harekete davet etmedikçe zihnin daha fazla hareket etmek isteyecek.

Ve ardından oluşan halsizlik daha fazla hareketsizliğe ve o da daha fazla halsizliğe sebep olacak.

Hareket hareketi yaratır, hareketsizlik daha fazla hareketsizliği.

Büyük motivasyonlar beklemeden bedenini hafif, yavaş hareketlere bıraktığın her an; senin daha fazla fiziksel hareket etmen için bir yatırım aslında. Bu yatırımın sayesinde organizman rol dağılımını dengeleyecek ve başına baskı yapan fazla enerji her bir zerrene dağılarak seni “canlı” kılmaya başlayacak.

Tüm varoluşun dengeli bir şekilde harekete katıldığında dinlenmeye başlayacaksın.

İnsan hareketsizliğinde mutsuzlaşan bir varlık. Depresyon ve hareketsizlik ilişkisi hakkında yapılmış pek çok araştırma var. Doğamıza aykırı tercihlerimiz bizi yorgunluğa sürüklüyor. İnsanın doğasında ise en başından beri hareket var. Hayatta kalmak için hareket etmek.

Hareketsizliğin en belirgin sebeplerinden biri ise bunu günümüzde yapılması gereken bir zorunluluk olarak benimseyip gözümüzde abartmamız. Oysa hareket, alet edavata gereksinim duymadan, ulaşılabilir ve istediğin an gerçekleştirebileceğin özgürlükte olmalı.

Bir müziği açıp kendi kendine on dakika ettiğin danstan sonra bile artık sen; başlangıçtaki sen olmuyorsun. Bütün biyoritmin değişiyor, sistemin dengeleniyor ve sen “insan” olmayı hatırlıyorsun.

Ve zihnin seni halsizleştiren girdabına düşmeyip bedenli olmayı hatırladığında, emin ol buna en çok zihnin sevinecek.