Hayatımıza Hareketi Dahil Etmenin Yolları
Kışları hareket etmek hiçbir zaman kolay olmadı. Üşüdüğümüz için vücudumuz kendini harekete bırakmakta direnç gösteriyor, örtünüp kapanmak istiyor, sarınmak istiyor ve üşengeçlik denen o sis bulutu bedenimizin etrafında daha fazla hak görerej dolanmaya başlıyor. Sokakta daha az yürüyoruz, daha az yüzüyoruz, temiz hava daha az alıyoruz ve daha fazla eve kapanıp hareketsizliğin bizi ne kadar yorduğunu bile bile bu şekilde yaşamaya devam ediyoruz.
Üzerine yaşamın içinde bize ağır gelen olayları deneyimlediğimizde bu kombinasyon bizi hareketsizliğin içinde daha fazla ağırlaştırıyor. Çağımızın bir getirisi olarak gündelik insan hayatında ve çalıştığım pek çok kişide hareket etmeye başlamakta zorlanmak ve bir kez başlayıp sürdürmeyi başardıktan sonra da küçücük bir ara verildiğinde bile geri dönmekte zorlanmalar görüyorum. Hareket, dans, spor ya da yoga eğitmenliği gibi alanlarda profesyonel çalışan insanların haricinde -ki bu insanlar için bile hareket etmek pandemi ile birlikte biçim değiştirdi- başka bir işle uğraşan bir insanın günlük hayatının içine hareketi iliştirmesi oldukça zor görünüyor.
Yaşamaya üşenmez hale geleceksin.
Yaşamaya üşenilir mi hiç?
Peki nedir hareketi bizim için bu kadar zor kılan?
Elimizde tuttuğumuz dünya ile görsel uyaran ve zihin aracılığıyla bir oraya bir buraya seyahat ettiğimizi zannediyoruz ki bilişsel seviyede seyahat ediyoruz da.
Fikirler okuyoruz, görüntüler izliyoruz, sesler duyuyoruz, sesleri araçların bize iletebildiği kadar duyuyoruz. Bunun, oturduğumuz yerden zihnimizle bu kadar hareket etmenin aslında organizmamızı ne kadar yorduğunu dalıp gittiğimiz için fark etmiyoruz. Bunu sürdürdükçe de bir bedenli olduğumuz gerçeğini unutup aklımızı uyaran bombardımanına maruz bırakmaya devam ediyoruz. Bu şekilde bir gün geçirdiğimizde ise maalesef kendimizi iyi hissetmiyoruz, hissetmemiz mümkün de değil.
Kendimi harekete nasıl davet edeceğim?
Ben hareketi iki türe ayırıyorum:
1)Yin: Bedenimize yaklaşmak için ve ihtiyaçlarımızı gözetmek için gerçekleştirilen hareket
2)Yang: Çok düşünmeden salt fiziksel eylem olarak yapılan hareket
Sunduğum derslerde ilkini önceleyerek ikisinin kombinasyonlarını oluşturuyorum.
Yine de fark ediyorum ki, insan her zaman kendine yakınlaşmak ve hareketin içinde bazı duyguların salınımıyla karşılaşmak istemiyor. Hele bunu tek başınayken yapma konusunda muhteşem bir direnç gösteriyor. Bu nedenle kimseyi, hele ki ders almamış, belirli bir gruba dahil olmayan kişileri kendilerine yakınlaşacakları fazlasıyla duyusal ve dolayısıyla duygusal kapılar açabilecek çalışmalara yönlendirmiyorum.
Tek başımızayken ikinci seçeneği uygulamayı daha fonksiyonel buluyorum. Çünkü insanın kendine giden yolları sabırla ilmik ilmik örmesi bazen tek başımıza gitmek için ağır bir yol. Bunu meditasyonla, okuyarak, düşünerek tek başımıza daha rahat deneyimleyebiliyoruz ama dans doğası gereği “birlikteliğe” öykünür ve dansta derinleşmek için kendi içimizde veya dışımızda bize eşlik eden bir ötekiye ihtiyaç duyarız.
Hayatıma hareketi nasıl dahil edeceğim?
İkinci seçeneğin alt dalları olarak şunları gerçekleştirebilirsin:
-Hareket etmeyi gözünde büyütme. Şimdi 45 dakika dans edeceğim gibi büyük hedefler koyma. Kendine bunu bir zorunlulukmuş gibi dayatma.
-Nasıl müzikler sevdiğini araştır ve onlardan bir müzik listesi yap. Bu müziklerde bedeninden salınmak ya da ayaklanıp birkaç adım atmak isteği gelirse onu durdurma, kal ve izle olan biteni.
-İzlediğinde senin içinde hisler uyandıran dans videoları izle. Sendeki dans/hareket arzusunu uyandıran herhangi bir video/görsel olabilir bu. Sürekli dijital okumalar yapmaktansa seni harekete davet eden görsel iletileri kullan.
-Kayıtlı derslerden ders yapmayı seven biriysen dijital platformlardan sana hitap eden hareket içerikli paylaşımları bul. 10-15 belki 20 dakika bir eğitmen eşliğinde onun sunduğu hareketleri yapmaya çalış. Böylelikle çok düşünmek durumunda kalmadan salt hareket etmiş olursun.
-Eğer imkanın varsa hareket odaklı bir eğitim grubuna dahil ol. Yakınlarda bir stüdyo da olabilir bu, bir açık hava spor grubu da. Dans etmeyi seviyorsan dans eğitimlerine kaydol ve sadece eğitimin düzenini izle. Yapman gereken tek şey bu. Devam etmek.
-Hava nasıl olursa olsun günde en az bir 15 dakikanı açık havada geçir, yürü, yürürken zıpla, minik minik koş. Bir ağaca yaslan ya da bulduğun yerlere kollarını, bacaklarını daya, doğaçlama esne. Öyle çok ciddi ciddi pozlara girmene gerek yok. Parka gitmiş bir çocuk gibi düşün, mekanla bağ kur.
-Kendini çok hareketsiz ve pasif hissettiğin her anda bunun karşısında iradenin ve çözümün senin ellerinde olduğunu hatırla. Bahanelerin sen kalkıp 10 belki de 5 dakika dans ettikten sonra bile yok olup gideceğini hatırla. Eğer daha önce dans ettiysen bunu anılarından hatırlayarak zihnini ikna et.
Unutma, hareket berekettir. Hareket hareketi, hareketsizlik hareketsizliği doğurur. Kendini pasifliğe ve hareketsizliğe yığılmış olarak bulduğun her an, bedenini itip kalkmadan onu bir dansa davet et. Bir müziğin içinde salın ya da bir ders açıp oradaki egzersizleri yap.
Sen hareket ettikçe bedenin daha fazla hareket etmek isteyecek.
Bedenin daha fazla hareket etmek istedikçe yaşam gücünün farkındalığı büyüyecek.
Yaşamaya üşenmez hale geleceksin.
Yaşamaya üşenilir mi hiç?